BOYUNDAKİ ŞİŞLİKLER
Boyun bölgesinde oluşan şişlikler hem yetişkin hem de çocuklarda zaman zaman görülebilen, basit üst solunum yolu enfeksiyonunun sonucu olabileceği gibi bazen de ciddi hastalıkların bulgusu olabilir. Genel olarak şişliklerin sebeplerine baktığımızda;
Enfektif (mikrobik hastalıklar),
Konjenital (doğumsal),
Tümöral (iyi ve kötü huylu tümörler) olarak üç ana grupta incelenmektedir.
Hastalar boyunda şişlikle karşılaştığında ilk akla gelen ve korkutan sebep kanserdir. Ancak bu tarz şişlikler sıklıkla boyunda yerleşen lenf nodu şişlikleridir. Yukarıdaki sıraya göre boyundaki şişlik yapan sebepleri kısaca açıklarsak;
ENFEKTİF NEDENLİ BOYUN ŞİŞLİKLERİ
Enfeksiyon hastalıkları sıklıkla bakteri, virüs ve mantar gibi sebeplerle oluşur.
Bakteriler; genelde antibiotiklerle tedavi edilebilen bir çeşit mikrobik hastalıktır, örneğin Beta hemolitik streptokoka bağlı bademcik iltihabı, pnömokok denen bakterinin yaptığı sinüzit ve kulak iltihapları, ayrıca diş apsesi, boyun apsesi, tetanoz gibi hastalıkların sebepleri bakterilerdir.
Virüsler, genelde vücudun kendi savunma sisteminin cevabıyla üstesinden gelinen bazen de anti-viral ilaçlarla tedavi edilen hastalıklar olup, bu gruba örnek nezle, dudak uçuğu, domuz ve kuş gribi, AIDS gibi hastalıklar verilir.
Mantar enfeksiyonları diğerlerine göre daha az görülür, baş ve boyunda genelde vücudun savunma mekanizmasının bozuk olduğu durumlarda ortaya çıkar.
Enfeksiyon hastalıkları boyun bölgesine direk yerleşerek şişlik ortaya çıkarabilecekleri gibi, sinüs, diş, ağız veya bademcik gibi baş ve boğaz bölgesinde yerleşip hastalık yaptıktan sonra buna reaksiyon olarak boyun lenf bezlerinin şişmesi ile dolaylı boyun şişliği oluşturabilirler.
Ensık görülen boyun şişliği nedeni Lenf nodları: Vücudun savunma sisteminin bir parçasıdır ve mikroplarla (virüs, bakteri …vb gibi) karşılaştığımızda onlara reaksiyonel olarak şişerler. Vücudun tamamında bulunan lenf nodlarının yaklaşık 1/3’ü boyun bölgesinde yerleşmiş olup, yaklaşık 300 adet lenf nodu bulunur. Bunların normal boyutları 3-5 mm civarındadır. Basit veya ciddi birçok hastalığa bağlı lenf nodları reaksiyonel olarak şişerler, 1 cm’nin üzerindeki bütün lenf nodu şişlikleri patolojik olarak kabu ledilir. Lenf nodu şişliğinin sebebi ağızdaki basit bir aft, dişeti ve diş enfeksiyonları, dudak kenarındaki bir uçuk, bademcik enfeksiyonları, grip veya nezle tarzındaki burun akıntılı hastalıklar olabilir. Bunlar genelde reaksiyonel şişlikler olup hastalık sırasında şişen lenf nodu ağrılı olup, boyutu büyüktür. Birkaç gün içinde ağrı kendiliğinden veya verilen antibiotiklere bağlı olarak azalır, lenf nodu boyutları küçülmeye başlar ve bunun tamamen kaybolması 2-3 hafta sürebilir. Sık sık bu tarz hastalık geçirenlerde ve çocukluk çağında şişen lenf bezinin boyutunun küçülmesi uzun zaman alabilir.
Bazen lenf bezleri içinde yerleşen mikroba bağlı şişer, sonrasında apseleşebilir ve cilde fistülize olup akabilir. Lenf bezleri tüberküloz (verem) hastalığına bağlı boyunda çok sayıda birbirine yapışık şekilde yine ciltte akıntı yapabilecek şekilde şişlikler yapabilir. Lenfoma dediğimiz lenf bezlerini tutan hastalıklarda sadece boyunda olabileceği gibi koltuk altı ve kasıklarda da lenf nodu şişlikleri oluşabilir. Lenfomalarda genelde çok sayıda ve giderek çoğalan ve büyüyen tarzda lenf nodları vardır. Bazen de kötü huylu tümörlerde lenf bezi metastazı (kötü huylu tümörün lenf bezine sıçraması) sonucu boyunda şişlik oluşmaktadır.
Yeni oluşan bir-iki haftadan uzun süren şişliklerin hem tedavisi hemde teşhisi için mutlaka doktora müracaat edilmelidir. İlk planda doktorunuz lenf bezi şişliği veya boyun enfeksiyonu için size bazı kan tetkikleri yaptırabilir, bazen de sizin ona anlatıklarınız ve kendi muayenesi sonucuna göre antibiotik tedavileri verip sizi boyundaki şişliğin seyrini görmek için kontrole çağırır. Şişlikte belirgin düzelme ve gerileme olmuyorsa mutlaka kontrole gidilmelidir.
Boyun bölgesinde lenf bezi boyutu giderek büyüyorsa (1 cm başlayıp giderek artan), ağrısı artıyorsa, sayısı çoğalıyorsa veya birbirine yapışık halde çok sayıda lenf bezi varsa mutlaka Kulak Burun Boğaz doktoruna danışılmalıdır.
KONJENİTAL (DOĞUMSAL) NEDENLİ BOYUN ŞİŞLİKLERİ
Sıklıkla çocukluk çağında gözükmekle birlikte, genç yetişkinlikte de ortaya çıkabilirler. En sık olanlar brankial ve tiroglosal kist ve fistüller, hemanjiomlar, arteriovenöz malformasyonlar, dermoid ve epidermoid kistlerdir. Orta hatta görülenler sıklıkla tiroglosal kist, dermoid ve epidermoid kist olup, yanlarda brankial kistler daha sıktır.
Brankial kistler kulak önünde küçük bir çöküntüden akıntı yapan fistüle veya şişlik yapan kiste kadar değişik formda doğumsal kitlelerdir. Anne karnında embriyo gelişimi sırasında çene, kulak, yüz ve boyundaki dokuların oluşumları sırasındaki kaynaşma ve birleşme eksiklikleri sonucu oluşur. Genelde kulak önünden aşağı doğru boyun yan kısımlarına kadar yerleşirler. Tedavisi cerrahidir.
Tiroglosal kistler boyun orta bölgesinde yerleşen kistik oluşumlar olup genelde yutkunmakla hareketlidir. Zaman zaman enfekte olup şişebilir bu genellikle üst solunum yolu enfeksiyonu sırasında olur. Embriyo gelişimi sırasında tiroid (guatır) bezi dil kökünde oluşup boyun orta hattı boyunca aşağı iner ve soluk borusu iki tarafına yerleşir. Bu dokunun geçiş yolunun yok olması gerekirken açık kalması boyun orta kısmında akıntılı delik veya kist şeklinde şişlik oluşturabilir. Genelde iyi huylu olup çok nadiren içinde kötü huylu hastalık oluşabilir. Fark edildiğinde doktora müracaat edilmelidir. Tedavisi cerrahidir.
Hemanjiom çok küçük olabileceği gibi büyük boyutlara da ulaşan, hemen doğum sonra ortaya çıkan kitle veya lekeler, baş boyun bölgesinde şişlik yapabilir. Bunlar damar cidarından kaynak alan ve kan desteği yüksek şişliklerdir. Genellikle yaş büyüdükçe küçülmeya başlar ve zamanla kaybolabilir. Solunum sıkıntısı ve kanama dışında acil tedavileri gerekmez. Fark edildiğinde doktora müracaat edilmelidir, nadiren bu renkli kitleler kötü huylu tümör olabilir.
Lenfanjiom; Lenfoid sistemin doğumsal olarak kistleşmesi boyunda yaygın yerleşen ve çocuk ağladığında daha çok şişen, sakinleştiğinde küçülen kitleler olarak ortaya çıkabilir. Lenfanjiom veya bunun yaygın hali kistik higroma olarak adlandırılır. Farkedildiğinde KBB uzmanına müracaat edilmelidir.
Dermoid ve epidermoid kistlerde genelde boyun orta hat bölgesinde ağız tabanından göğüs kafesi başlangıcına kadar yerleşebilir. Vücut kaynaklı bazı doku artıklarını içeren kistik ağrısız şişlikleridir. Enfekte olduklarında ağrıya sebep olabilirler.
TÜMÖRAL NEDENLİ BOYUN ŞİŞLİKLERİ
Boyun şişliklerinin bir nedeni de bu bölgede gelişen tümörler veya başka bölgede gelişmiş bir kanserin boyun lenf nodlarına metastaz yapmasıdır.
Boyundaki bütün dokulardan (lenf nodu, gırtlak, tükürük bezleri, tiroid bezi, kas, damarsal yapılar, sinirler … vb gibi) iyi veya kötü huylu tümörler gelişebilir. Bazen uzun süredir mevcut iyi huylu tümör zamanla kötü huylu bir tümöre dönüşebilir. Genellikle kötü huylu kitleler hızlı, iyi huylular yavaş büyüme eğilimindedir. Ancak bu bir kural değildir.
Ağız, ağız tabanı, dil, boğaz ve gırtlak bölgelerinde en sık alkol ve sigara kullanımına bağlı gelişen squamoz hücreli kanserler görülür, sıklıkla yaşlı kişiler daha çok risk altındadır. Çocuklarda ise en sık lenfoma, daha nadir olarak lösemi ve rabdomyosarkoma gibi kanserler görülebilir. Lenfomalar aynı zamanda orta ve ileri yaşlarda da görülebilen ve genellikle lenf nodlarından kaynaklanan tümörlerdir, bademcikler de birer lenfoid organdır o nedenle bu dokuda da lenfoma gelişebilir.
Boyun bölgesinde 3 farklı tip büyük tükrük bezi ve ağız, boğaz ve damak boyuncada 1000'den fazla küçük tükrük bezi bulunmaktadır. Tükrük bezi tümörleri boyun, çene ve yüz şişliği yaparlar. Tükrük bezlerinde %80 iyi huylu tümörler olmakla birlikte, a zda olsa kötü huylu tümörler gelişebilir. Bazen de bu tümörlerin lenfatik metastazları boyun bölgesinde şişlikler oluşturur. Tükrük bezleri tümör dışında enfeksiyon, taş veya otoimmün hastalıklar nedeniyle de şişebilir. Genelde çene köşesinde, hemen çene altında ve çene ön alt kısmında şişlik yapar. Enfektif veya taşın tükrük bezi kanalını tıkaması sonucu olanlar ağrılıdır.
Halk arasında guatr bezi olarak da bilinen tiroid dokusu boyun alt bölgesinde en sık şişlik sebeplerinden biridir. Tiroid dokusunda nodül şeklinde büyüme olabileceği gibi genel tiroid dokusu büyüklüğü (diffüz gautr) oluşabilir. Tiroid şişliklerinin diğerlerinden farkı yutkunmakla hareketli olmasıdır. Tiroid nodülleri genellikle iyi huylu olmakla birlikte %5-10 oranında kötü huylu olma şansları vardır. Nadirde olsa tiroid bezinin tiroidit denen enflamatuar hastalıkları da boyunda ağrılı şişliklere neden olur.
Boyunda genellikle tedavi edilebilen ve iyi huylu tümöral kitleler olmakla birlikte kötü huylu kitleler de azımsanmıyacak kadar çok görülür. Bu nedenle herhangi bir boyun kitlesi 2 haftadan uzun süredir var ise mutlaka Kulak burun boğaz doktoruna gidilmelidir. Boyun bölgesinde gelişen şişliklerden deriye açılan yara şeklinde olan bir şişlik varsa bu bir cilt kanseri veya boyun kanserinin cilde açılması da olabilir.
Boyun şişliği nedeniyle yapılacak işlemler
KBB uzmanına sizin vereceğiniz ayrıntılı hikaye sonrasında, ayrıntılı muayene ve gerekirse endoskopikmuayeneler yapılır. Sonucuna göre bu kitlenin sebebinin aydınlatılması için bir grup kan tahlili istenebilir. Enfektif kitle düşünülen hallerde antibiotik kullanmanız istenip sonrasında tekrar kontrole gelmeniz istenir. Diğer sebepler düşünülüyorsa kitlenin ayrıntılarının incelenmesi için bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans inceleme veya ultrasonografi gibi görüntüleme yöntemlerine ihtiyaç olabilir. Bunları takiben doktorunuzun kararı bu kitlenin takip edilmesi, ultrason eşliğinde veya direk iğne biopsisi ya da cerrahi biopsi yönünde olabilir. Alınan biopsi materyalinin patoloji doktorları tarafından histopatolojik incelemesi ile nihai karara varılabilir. Zaman zaman biopsinin tekrarlanması veya iğne biopsisinin yetersizliğ. nedeniyle cerrahi biopsi istenebilir. Özellikle iğne biopsisinin ulaştığı belirli bölgenin sonucunu yansıtığı ve iyi huylu kitlelerin gelecekte kötü huyluya dönüşme ihtimali düşünülürse birkez doktora gitmeniz yeterli olmayıp uzun süre takip edilmeniz ve zaman zaman tekrar aynı incelemelerin yapılması gerekebilir.